Don Alejandro’nun mesajı
Don Alejandro, Mayaların öğretilerinin, görüşlerinin ve kehanetlerinin en önde gelen bekçisidir. Guatemala Ulusal Maya önde Gelenleri (İhtiyarlar) Meclisi başkanı, Maya Takvimi tutucusu, 13. kuşak Quiche Maya Yüksek Rahibi
ve Amerika’nın Kıtalararası önde Gelenleri(İhtiyarlar) Meclisi ve Ruhsal Rehberlerinin en kıdemli üyesidir. Aynı zamanda Maya Kültürü konusunda uluslararası bir okutmandır.
Sevgili kardeşlerim,
Cennetlerin kalbi ve Dünyanın kalbi adına sizleri selamlarım. Ulusal Maya önde Gelenleri(İhtiyarlar) Meclisi adına, Guatemala Ruhsal Rehberleri adına küresel seviyedeki, muazzam manyetik bağlantılarınıza dikkat çekmek istiyorum:
Maya Ulusunun ruhu ve Toprak Ana ruhu bizleri bütün dünya insanları ile
dost olmaya davet ediyor. Bir Maya kehaneti der ki "bir elin parmaklarının birleştiği gibi,
hepimiz bir gün bir araya geleceğiz". Hepimiz Dünyanın çocuklarıyız, hepimiz yüce 'Yaradan'ımızın bahçesinden gelen farklı renkte, şekilde, bedende, farklı aromada; farklı diller konuşan, kendi kültürüne göre tapınan, meditasyon yapan ancak en nihayetinde ayni Yaradan'a ibadet eden insanlarız. Yaradan'a hepimiz kendi kültürümüze göre farklı bir ad vermişiz.
Umarız bu bildiri gitmesi gereken her yere ulaşır, özel kesimlere olduğu kadar
yönetimlere de ulaşır; toprak sahipleri, bilim adamları vs. dünyadaki her tur insana.
Kardeşlerim, yeryüzünde 500 senedir katliam hüküm sürmekte, insanların yok edilmesi, kardeşlerimiz olan hayvanların ve asırlık ağaçların yok edilmesi her gecen gün daha da artmakta. Biz kıdemliler olarak mistik ve binlerce yıllık bilgi birikiminin bekçileriyiz.
Yorulmaksızın ucan kuşlar, kehanetlerin gerçekleştiğini görecek kadar yaşadılar.
Dünyadaki bütün insanları ve hükümetleri bilinçlendirmek ve gezegenimizin su andaki durumunu analiz etmesini ve yansıtmasını istiyoruz.
500 sene önce Amerika kıtasının cennetten bir köşe olduğunu hatırlamakla ise başlayalım. Bakir ormanlar, harika hayvanlarla dolu şehirler, rengârenk özgürce ucan kuşların oluşturduğu şehirler; herkese yetecek kadar yiyecek. Sular saf ve bereketli idi ve insanlar, geleneklerine göre yaşıyorlardı, kültürlerini koruyorlar ve Toprak Ana’nın güzelliğini muhafaza ediyorlardı. Atalarımız bulaşıcı hastalıklardan uzak bir şekilde 100 yaşlarından fazla yaşayabiliyorlardı. Yaradan'ın kanunlarına saygılı ve itaatkâr idiler.
Bir de şimdiki zamandan konuşalım. Teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanıyor,
her gün hayatimizi daha da kolaylaştıran icatlar yapıyoruz ve hepimiz bunları
kullanıyoruz. Ancak bu nimetler için ormanlarımızı yok ediyor, nehirlerimizi kurutuyor
ve sularımızı kirletiyoruz. Ekinlerimiz hastalık kapıyor ve ekinleri yiyen hayvanlarımız
oluyor. Hepimiz bulaşıcı hastalıklar tehdidi altındayız ve bu hastalıkların çoğu
geçmişte olmayan hastalıklar. Kimyasalların kullanımının artması, böcek ilaçlarının
ekinlerde kullanılması hepimizin zararına. Ve en önemlisi nükleer denemeler:
nükleer bombalar dünyamızı ve üzerinde yasayan her canlıyı hiç olmadığı kadar tehdit altında bırakmaktadır. Birçok kişi evsiz, çocuklar sokaklarda dileniyor, bazıları ise fahişelik yapmak zorunda kalıyor. Yağmacılar ve talancılar ise yükselişte. Sokaklarda gündüz gözüyle öldürülen insanlar, insan kaçırmalar, gasp, okullarda toplu katliamlar, ��ocuklarını öldüren aileler, ailelerini öldüren çocuklar, kendi öz çocuklarına tecavüz eden aileler. Bütün bu olanlar zehirlenmenin sonucu. Saygı diye bir şey kalmadı; daha doğrusu hayata saygı kalmadı. Otoriteler kendilerini satıyor. Adalet alınıp satılabilen bir mal haline geldi.
Simdi de gelecek hakkında konuşalım. Biz Mayaların kıdemlileri ve dünyadaki
tüm yerliler olarak, geleceğimiz için ibadet ediyoruz. Sadece bugünümüzü değil,
yarınlarımızı düşünüyoruz. Çocuklarımız, torunlarımız ve gelecek nesillerimiz için.
Büyük bir karanlığın yaklaştığını görmekteyiz, büyük zarar verecek olan bir karanlık.
Büyük kirlenme dediğimiz karanlık. Bunun tüm sebebi bizler yani insanlarız.
Kendi mezarlarımızı kendimiz kazıyoruz. Savaşlar başka yeni ülkelere kayıyor; sebep olarak
özgürlük götürdüklerini soyluyorlar ancak sonuçta daha fazla kölelik ortaya çıkıyor.
Yeni kalkınma hamleleri yaptıklarını soyluyorlar ama sonuçta az gelişmiş ülkeler daha fazla
açlığa sürükleniyor. Böyle devam edersek eninde sonunda savaşmak için bile insan bulunamayacak. Ulusal Maya önde Gelenleri(İhtiyarlar) Meclisi dünyanın tüm uluslarına sesleniyor - hükümetleri ve yöneticilerine - kirlenmeyi durdurun; küçük ve büyük isletmeler alternatif enerji kaynakları kullanın. Daha fazla savaş, daha fazla olum, nükleer testler, kimyasal madde kullanımı istemiyoruz çünkü Toprak Ana gereğinden fazla isindi. Eğer simdi durmazsak çok yakında milyonların ölümüne sebep olacak bir cevap verecektir.
Yaradan bizleri O'na ibadet etmemiz, birbirimizi sevmemiz ve saymamız için bizleri
yarattı. Hepimiz eşitiz, bizler dünyanın çiçekleriyiz, farklı bedenlerde, kokularda, renklerdeyiz. Ama hepimiz O'na doğru bakıyoruz ve değişik danslarla, müziklerle, seremonilerle ibadet ediyoruz. Hepimiz O'nun çocuklarıyız, görüp göremediğimiz, hissedip hissedemediğimiz herzeyi O yarattı. İyi olmamız için bize akil ihsan eyledi. Her renkten erkek ve kız kardeşlerim, hep beraber birlik olursak gücü elinde tutan yöneticiler, politikacılar, is adamlarına su mesajları verebiliriz: savaşa hayır,
bombalara hayır, ölümlere hayır. Hep beraber bir fark yaratabiliriz.
Maya kehaneti söyle der: "Kalkın(yükselin), hepiniz kalkın(yükselin), hiç kimse
arkada kalmayacak şekilde yükselin, hep beraber bir kez daha geldiğimiz yeri, özümüzü
göreceğiz"
Alejandro Cirilo Perez Oxlaj/ Wandering Wolf
Grand Elder of the National Council of Elders Mayas,
Xincas and Garifunas of Guatemala
2011’de ne olacak sorusuna Calleman’ın yanıtı
''2011'de düalist (ikilikçi) zihnin hâkimiyeti son bulacak ve insanl������n daha düşük bilinç düzeylerinden kaynaklanan tüm çatışmaları çözülüp ortadan kalkacaktır. Ayd��nlanma halinin perspektifinden, eski düzen artık gerçek olmayacaktır. Düalist zihnin geliştirdiği teknolojiler doğru yerlerini bulacaklar, yani, hükmetme araçları olarak değil, insanlığın ve canlı kozmosun hizmetinde kullanacaklardır. O zamana dek sadece eski monarşik yönetim değil, demokrasi de geçmişe ait bir şey olacaktır (eğer herkes Tanrısal Olan ile birlik ve uyum içinde yaşıyorsa, onları yönetecek birisini neden seçsinler ki? )Tüm hiyerarşiler yıkılmış olacaktır. Dualitenin son bulması ile birlikte, bir ruhun diğerlerine hükmetmesi doğal olarak sona erecek ve böylece (ulusun egosu gibi olan) bir hükümetin, insanları çatışan çıkarlar arasında yönlendirmesine hiç ihtiyaç olmayacaktır. Tüm insanlar şimdikinden çok daha derin bir anlamda, eşit değere sahip olarak- her biri Tanrısal Olanın bir tezahürü olarak- görülecektir. Evrensel bilinç düzeyine tırmanma sürecinde, tüm sınırlayıcı düşünceler ortadan kalkacaktır.
Ancak 2012 yılında ne olacağını görmek için beklemek hedefi tümüyle ıskalamak olacaktır. 28 Ekim 2011'den sonra- ya da en azından yeni realite kesinlikle tezahür ettikten sonra- aydınlanmak mümkün olmayacaktır. Düalist bir zihin ile tek gücün, yani Yaradan’ın altındaki yeni birlikçi ilahi realite ile rezonansa girmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla hepimizin bugünden başlayarak, kozmik zaman akışına katılarak ve düşünüş davranış ve varoluşumuzda düalist Altdünyaların etkisini mümkün olan her biçimde aşmaya çalışarak kendimizi hazırlamamız akıllıca görünmektedir. Sonuçta, Evrensel Altdünya aydınlanmış bir varoluş halini, sevgi ve sevinç varoluşunu kayırıp destekleyecektir ve bir kez bu oluşturulduğunda artık dualiteye geri dönüş mümkün olmayacaktır.''
Carl Johann Calleman, Maya Takvimi ve Bilincin Dönüşümü, Akaşa Yayınları